Originally Posted by
utku
Vaktiyle bir derviş berbere gidip:
-Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır.
Dövene elsiz, sövene dilsiz olan, halktan gelen her şeyin Hak�tan geldiğine inanan derviş, sabreder. Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: Kabak aşağı, kabak yukarı.
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler. Kabadayı oracıkta feci şekilde can verir. Berber dervişe bakar, sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!
İbretle ve dehşetle izliyorum selocum olan biteni hissem olmadığı için yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Bu şirket herkese ders olmalı �huyunu bilmediğiniz insanın suyuna kapılmayın yoksa kuyusunda boğulursunuz demişler. Maalesef bende dahil bu kör kuyuda boğulmayan kalmadı. Kaçabilen kaçtı kaçamayan iyice battı. Sevgili arda nın affına sığınarak onu hikayedeki dervişe benzetiyorum, kabadayını kim olduğu zaten belli. Geriye kalan ise yaradanın ilahi adaleti olsa gerek er yada geç belki gözümüzün önünde belki gözden ırakta illaki tecelli edecek amenna ve saddakna.
Tüm değerli arkadaşlarımın bayramını tebrik ederim. Ailelerinizle huzur içinde sağlıkla daha nice bayramlara.